28 Aralık 2017

Milli Mücadele'nin Mali Kaynakları | Tarih


Bu Konuda Kısaca Bahseceklerim
1. İÇ KAYNAKLAR
A. Halkın Bağışları
B. Özel Vergiler ve Tekalif-i Milliye Emirleri
C. İstanbul’dan Yapılan Gizli Yardımlar
D. Duyun-u Umumiye ve Reji Ambarları
2. DIŞ KAYNAKLAR
1. Sovyetlerden Gelen Yardımlar
2. Fransızların Yardımları
3. Hint Müslümanlarının Yardımları
4. Azerbaycan Türklerinin Yardımları
5. Kıbrıslı Türklerin Yardımları



İSTİKLÂL SAVAŞI’NIN MALİ KAYNAKLARI

Kuvay-ı Milliye ve arkasından düzenli ordu döneminde Türk kuvvetlerinin ihtiyaçlarının karşılanması konusu her zaman önemli meseleler arasında yer almıştır. Yaklaşık olarak 1911 Trablusgarp Savaşı’ndan itibaren neredeyse kesintisiz olarak süregelen savaşlar, Türk milletinin ve devletin kaynaklarını gittikçe azaltmış olduğundan Milli Mücadele’ye girildiğinde savaşın mali kaynakları oldukça kıt ve sınırlı durumdaydı.

Kuvay-ı Milliye ve arkasından düzenli ordu döneminde Türk kuvvetlerinin ihtiyaçlarının karşılanması konusu her zaman önemli meseleler arasında yer almıştır. Yaklaşık olarak 1911 Trablusgarp Savaşı’ndan itibaren neredeyse kesintisiz olarak süregelen savaşlar, Türk milletinin ve devletin kaynaklarını gittikçe azaltmış olduğundan Milli Mücadele’ye girildiğinde savaşın mali kaynakları oldukça kıt ve sınırlı durumdaydı.


İÇ KAYNAKLAR

A. Halkın Bağışları:

Kuvay-ı Milliye için yapılan yardımların kaynağının en önemli bölümünü halkın bağışları oluşturmuştur. Öyle ki; milli cemiyetler kurulur kurulmaz bu teşkilatların kasalarına ilk önce halkın yardımları girmiştir. Mesela Isparta’da 21 Haziran 1919’da Milli Müdafaa-ı Vataniye Heyeti kurulduktan hemen sonra 24 Haziran’dan itibaren köy ve kasabalardan maddi yardımlar gelmeye başlamıştır. Köylerde bağışların toplanmasında köy imamı, muhtar ve azalar öncülük etmiştir. Bunun gibi Batı Anadolu’nun hemen her yerinden yardımlar toplanmıştır. Silah altına alınmış olan personele maaşlar bu bağışlardan verilmiştir.

Takip eden günlerde Kuvay-ı Milliye’nin ikmali meselesi önem kazandığından halktan alınacak yardımlarda daha sistemli çalışma programına girilmiştir. 1919’da yapılan Balıkesir Kongresinde Kuvvay-ı Milliye’nin masraflarının yalnızca cepheye yakın olan yerlerden alınmayıp her yerin büyüklük ve zenginliği oranında diğer yerlere dağıtılması kabul edilmiştir.

Yardımların adil bir şekilde toplanabilmesi için gerekli tedbirler alınmıştır. Bununla ilgili olarak Harbiye Nazırı Cemal Paşa 12. Kolordu Komutanı Fahreddin Bey’e gönderdiği şifrede Kuvay-ı Milliye tarafından istenen yardımların toplanmasında ahalinin rızasına bırakılmasını kesinlikle şiddet uygulanmamasını emretmiştir.


B. Özel Vergiler ve Tekalif-i Milliye Emirleri:

Cephenin masraflarının gittikçe artması üzerine, halktan alınan yardımlar yeterli olmamaya başlamış ve yeni vergiler konulmuştur. Mesela Nazilli Heyet-i Merkeziyesi her memleketin ithalat ve ihraçatı oranında “oktrua resmi” adı altında vergi toplamaya başlamıştır. Ancak bu verginin toplanmasında adaletsizlik olduğunun düşünülmesi üzerine oktrua vergisi kaldırılmıştır. Oktrua vergisinin toplandığı sıralarda bazı yerlerde başka vergiler de toplanmıştır. Mesela Uluborlu’da 8 ölçek öşr veren her çiftçinin “teberruat-ı milliye” adıyla 1 ölçek vergi vermesine karar verilmiş bu şekilde Uluborlu’da tonlarca hububat toplanmıştır.

Bunların dışında askere gidemeyecek olanlardan ilk başlarda 50 lira sonraları ise 100 ve 200 lira alınmaya başlanmıştır. Milli kuvvetlerin et ihtiyacı da %7 oranında halktan karşılanmıştır.

Bu vergilerin toplanması düzensiz ve geçici tedbirlerdi ve ordunun lojistik desteğini sağlamak için yeterli değildi. Bu durumun farkında olan Mustafa Kemal Paşa ordu ihtiyaçlarını tespit etmek amacıyla çalışmalara girişmiş ve Tekalif-i Milliye Emirlerini yayınlamıştır. 7 Ağustos 1921’de yayınlanan bu 10 emrin kapsamı genel olarak şöyledir:

       1. Halk istenen bazı malları devlete verecektir.( her evde birer kat çamaşır, çorap, çarık)
      2. Halk ve tüccar elinde bulunan bazı mamul ve yarı mamul malların %40’ını devlete verecek, bunların bedeli ileride ödenecek.
      3. Halk elindeki taşıt araçlarıyla orduya ait malzemeyi parasız taşıyacak.
     4. Ülkeyi terk etmiş olanların mallarından ordu ihtiyacına yarayacak olanlara el konulacaktır.
     5. Halkın elinde bulunan savaşta kullanılabilir bütün silah ve cephaneye el konulacaktır.
    6. Bazı sanat erbabı ve imalathaneler belli işleri yapmak ve belli malları imal etmekle görevlendirilecektir.

Tekalif-i Milliye Emirleri’ni gerek kapsam gerek teknik olarak günümüz vergilendirme sistemine benzetmek mümkün değildir. Milli direniş içinde bulunan, maddi ve manevi varlığını ortaya dökerek çarpışmayı göze almış olan bir milletin yarattığı kişisel fedakarlığa dayanan bir sistemdir.


C. İstanbul’dan Yapılan Gizli Yardımlar:

Milli kuvvetlerin ikmalinde İstanbul Hükümet’inde zaman zaman görev alan Anadolu’ya sıcak bakan bakanların da katkıları olmuştur.Özellikle harbiye nazırı cemal paşa, lojistik destek bakımından Kuvay-i Milliyecilere pek çok yardımda bulunmuştur.

İstanbul’da Anadolu’da ki milli hareket hesabına faaliyet göstermek üzere gizli örgütler kurulmuş ve Anadolu’ya çok miktarda silah ve mühimmat kaçırmışlardır.Önceleri kişisel gruplar halinde başlayan bu faaliyetler Heyet-i Temsiliye tarafından organize edilmiş ve milli mücadele boyunca giderek genişlemesi ile savaşın kazanılmasında önemli bir kaynak haline gelmiştir.

Heyet-i Temsiliye döneminde Anadolu’ya çok sayıda silah ve cephane kaçırılmıştır.Bu kaçırma işinde İstanbul’da ki gizli örgütler yer alırken Anadolu’da ki bazı müdafaa-i hukuk cemiyetleri,mahalli,mülki ve askeri amirlerde kendi imkanlarıyla bu teşkilatlarla irtibata geçerek silah ve mühimmat temini yoluna gitmişlerdir.

Örnek verilecek olunursa; refet paşa 22 şubat 1920’de Mustafa kemal ve Ali Fuat paşalara bir mektup yazarak ocak başından itibaren İstanbul’da Kemal, Şevket ve Sami beylerle temasa geçildiğini silah temini ve sevki için Kemal Bey’e şubat ayında 7.000 lira gönderildiğini bildirmektedir.

Bu ve buna benzer faaliyet Anadolu’nun hemen her tarafında vatan savunması için silah ve mühimmat temini yolunda pek çok çalışmalar oluyordu.

Ancak bu tür faaliyetler oldukça zor şartlarda yapılıyor ve sağlanan silahlarda şüphesiz yeterli olmuyordu.işte böyle sıkıntılı bir ortamda Gelibolu civarında Akbaş mevkiinde Fransızların denetiminde bulunan depolardan kaçırılan silah ve mühimmat hatırı sayılır bir nispette ihtiyaca cevap vermiştir.

Kuvay-ı milliye grup komutanı Köprülülü Hamdi Bey komutasındaki 30 kadar Kuvay-i milliye eriyle 1920 gecesi Akbaş cephaneliğine bir baskın yapılarak 8.000 tüfek 5.000 sandık cephane ve 300’e yakın ağır makineli tüfek deniz yoluyla Anadolu’ya kaçırılmıştır.

T.B.M.M kurulduktan sonraki dönemde de İstanbul ve civarından Anadolu’ya silah temin etme işleri daha sistemli hale gelmiştir.Bu grupların başlıcaları şunlardır;Hamza Grubu, Felah Grubu,Karakol Grubu, Namık Grubu, Bizci Grubu,Kaynarca Grubu, Ferhat Grubu, Kerimi Grubu.


D. Düyun-I Umumiye Ve Reji Ambarları:

Osmanlı devletinin 19.yy da borçları çok artmıştı.1861 yılında İngiliz büyükelçisi mali bunalım geçiren Bab-ı Ali’ye Osmanlı borçlarını birleştirerek bunlara özel kaynaklar bulmayı ve uluslar arası bir komisyon aracılığı ile Osmanlı maliyesi üzerinde kontrol kurmayı teklif etmiş,ancak devlet bunu önceleri kabul etmemiş Berlin kongresinde kabul etmiş ve ‘Duyun-ı Umumiye’ kurulmuştur.

Tütün tekeli duyun-ı umumiye’ye bırakılmıştır. Kısaca Reji diye bilinen idare, tütün ekim ve satımı denetimini elinde tutuyordu.

Milli hükümet kurulup İstanbul ile ilişkiler kesildikten sonra Duyun-ı umumiye ve reji İdaresi’nin büyük millet meclisi hükümetine tabi mahallerdeki şubelerinin durumunu tayin ve faaliyetlerini düzenleyen bir kanun hazırlamıştır.

1920 yılı Muvazene-i Umumiye kanunu ile teşkilat ve vazifelerine halel gelmemek kaydıyla ‘ milli ve mali istiklalin fiilen tesisine kadar’ söz konusu kurumların gelirlerinden faydalanma imkanı getirilmiştir. Bu kanunun verdiği yetkiye istinaden milli hükümet Duyun-ı Umumiye ve Reji olarak bilinen bu iki kurumun teşkilat ve faaliyetine dokunmadan varidat-ı muhassasasına el koymuş ve Düyun-ı umumiye için ödeme yapmaktan kurtulmuş bulunuyordu. Düyun-ı umumiye’ye ait ödemeler hiç olmazsa savaşın devamı müddetince önlenmekle Milli Mücadele’ye az da olsa kaynak sağlanmış oluyordu.


DIŞ KAYNAKLAR

1. Sovyetler’den Gelen Yardımlar

Sivas Kongresi’ni takip eden günlerde Milli Mücadele için maddi kaynak arama çalışmaları başlamış ve bu çerçevede Mustafa Kemal Paşa Rusların yardım imkânlarını araştırmak üzere Halil Paşa’yı Moskova’ya göndermiştir. Yapılan görüşmeler sonunda, Ruslardan 100 bin lira değerinde altın yardımı sağlanmış ve bu yardım 1920 Eylülü’nde Erzurum’a ulaşmıştır. . Yine bu günlerde Hariciye Vekili Bekir Sami Bey başkanlığında bir heyet iyi niyet ve dostluk ilişkilerini arttırmak üzere Moskova’ya gitmiştir. Sovyet yöneticilerle yapılan görüşmelerde para yardımının yanı sıra silah ve cephaneye duyulan ihtiyaç bildirilerek bu yönde yardım talep edilmiştir.

Moskova’daki görüşmeler hakkında bilgi vermek için Türkiye’ye dönen Yusuf Kemal Bey (Tengirşek) 6 Ekim 1920 günü beraberindeki bir milyon altın ruble ile Ankara’ya gelmiştir.

Yine 1920 sonlarında, Rusya tarafından, Kazım Karabekir Paşa’nın yetim Türk çocukları için açmış olduğu Erzurum’daki okullara harcanmak üzere 50 bin altın Ruble gönderilmiş ve Kazım Karabekir Paşa da Ankara Hükümeti adına teşekkür etmiştir.

Rusya’dan para yardımlarının yanı sıra, silah ve mühimmat olarak da yardımlar gelmiştir. 1 Eylül 1920 ile 1 Haziran 1922 arasında Rusya’dan gelen toplam ayni yardımların cins ve miktarı şu şekildedir.

37.812 adet tüfek, 44.587 sandık fişek, 324 adet ağır ve hafif makineli tüfek, 66 adet top, 200.573 adet mermi ve 11 adet kama.


2. Fransızların Yardımları

İngilizlerle menfaat çatışması içine giren Fransızlar, bir an önce Türklerle anlaşıp Anadolu’dan çekilmek istiyordu. Fransızlarla yapılan barış görüşmeleri, 20 Ekim 1920 günü Ankara’da imzalanan Türk–Fransız Antlaşması ile sonuçlanmıştır. Fransız birlikler Güney Anadolu’da işgal ettikleri yerlerden çekilirken, Türklere bazı savaş araç-gereçlerini bırakmışlardır.

Kazım (Özalp) Paşa’nın verdiğe bilgiye göre, Fransızlar, Türk topraklarından çekilirken çeşitli cinslerde olmak üzere 10089 adet tüfek, 1505 sandık mermi bırakmışlar ve 10 adet uçağı da hediye etmişlerdir.


3. Hint Müslümanlarının Yardımları

İslam ülkeleri arasında İngiliz egemenliğinde olmasına rağmen Halife’ye bağlılıklarını sürdürmeye çalışanların başında Hint Müslümanları gelmiştir. Hint Müslümanlarının Türkiye’ye bakış açısını belirleyen temel etken, İslam Dini ve bu bağlamda Halifelik Makamı olmuştur. Hint Müslümanları’nın Milli Mücadele’ye yardımcı olması, işte bu noktada başlamıştır. Yardımlar genel olarak; siya-si, sosyal ve mali platformlarda yapılmıştır.

Hint Müslümanlarının lideri Mevlânâ Muhammed Ali Han (Cinnah), Milli Mücadele’ye maddi yardımda bulunmak için bir yardım komitesi kurmuştur. Hint Hilafet Komitesi adı verilen bu komite gayet iyi düzenlenmiş bir kampanya açarak para toplamıştır. Özellikle bu konuda gönüllüler seferber olmuştur. Bu gönüllülerin gayretiyle Ankara ve İzmir sandıkları olmak üzere iki fon kurulmuş ve bunlardan birincisi, askere silah ve cephane alımı, ikincisi ise, ilaç, yiyecek ve giyecek yardımıyla ilgilenmiştir.

Hint Müslümanlarının Milli Mücadele’ye yaptığı yardımları aşağıdaki başlıklar altında özetlemek mümkündür :

     - Siyasi platformlarda; özellikle İngiltere Hükümeti nez- dinde Türklere destek verilmesi,
     - Avrupa’da Türk Milli Hareketi’nin tanıtılması,
     - Sosyal platformlarda Türkler lehine toplantı ve mitingler düzenlenmesi, basın aracılığıyla destek verilmesi,
     - Askeri platformda, az sayıda da olsa gönüllü gruplar oluşturularak Anadolu’daki savaşa fiilen askeri destek verilmesi ve Hintli Müslüman subayların Türk Ordusu adına çalışması,
     - En önemlisi, mali yönden oldukça zor anlar geçiren Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına parasal destek sağlanmasıdır ki, bu yardımların toplamı 1.035.608 Türk Lirası ve 130.252 İngiliz Lirası)dır.


4. Azerbaycan Türkleri’nin Yardımları

Heyet-i Temsiliye ile Azerbaycan arasında ilişki kurulması için görevlendirilen Dr. Fuat Sabit Bey’in Amasya’da 5. Tümen Komutanı Cemil Cahit aracılığıyla Kazım Karabekir Paşa’ya gönderdiği şifrede; Azerbaycan’ın "Her suretle yardım edeceklerini ve şimdi yol olmadığından yalnız paraca yardım mümkün olduğu ve ne miktar ihtiyaç hasıl olursa vereceklerini temin ettiklerini" belirterek, Başbakan Nesip Bey’in "Rauf Bey’in buraya gelmesinin uygun olacağını" söylediğini ve "hangi vasıtalarla gönderileceğini" sorduklarını ifade etmektedir.

Bu yazışmadan, kendi iç çalkantılarının bulunduğu bir dönem olmasına rağmen, Azerbaycan’ın Türkiye’ye yardım niyetinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Azerbaycan Hükümeti Eski Başbakanı Nesip Bey, Ankara Hükümeti’ne verilmek üzere özel görevlisi Mehmet Ali Ahmetzade vasıtasıyla 29 Mart 1920 tarhinde petrol poliçeleriyle birlikte toplam değeri 1.500.000 Fransız Frangı civarında bir yardım göndermiştir. Bu paranın ardından Azerbaycan yardımları devam etmiştir.


5. Kıbrıslı Türkler’in Yardımları

O en kötü, en umutsuz günlerde bağımsızlığı için ulusal kurtuluş bayrağını açan Türk halkının kavgasına, Kıbrıs Türkleri her türlü desteği gönülden vermiştir. Ulusal Kurtuluş Savaşının başlaması ile birlikte Kıbrıs’ta tüm Türk kurum, kuruluş ve kulüpleri bir araya gelerek “Muhacirini İslamiyeye Yardım Cemiyeti” adlı bir üst kuruluş meydana getirmişler ve bu kuruluş vasıtası ile yardım kampanyaları örgütlemeye başlamışlardır. 1920 ile 1922 yılı arasında Kuvay-ı Milliye’ye ve Yunan zulmüne uğrayan Türk halkına yardım için gönüllü gençler ve kadınlar tarafından yirmi civarında piyes oynanmış ve müsamere düzenlenmiştir.

Bu arada birçok gönüllü Kıbrıslı Türk de Ulusal Kurtuluş Savaşına katılmak ve Türkiye’nin bağımsızlık kavgasına katkıda bulunmak için Anadolu’ya gitmişti. O günlerde yayınlan söz gazetesinde yüzbaşılığa kadar yükselen bu Kıbrıslı Türklerden bazılarının kahramanlıkları anlatılmaktadır.

Kıbrıs Türkü, Ulusal Kurtuluş Savaşını sadece bağış toplayarak. para göndererek ve gazetelerde yazılar yazarak desteklemedi: Anavatanın kendisine ihtiyaç duyduğunu hissettiği her alanda yardıma koştu. Anayurdun en mahrum bölgelerinde göreve koştu.

Kıbrıs Türkü bununla da kalmadı. Bir yandan İngilizlerin amansız baskısı altında maddi yardım kampanyaları örgütlerken, bir yandan da bizzat Ulusal Kurtuluş Savaşına katıldı.

(Kurtuluş Savaşını desteklemek için açılan kampanyaya yarış atını satarak katılan Kıbrıslı Türk)


“Yıl 1913. Hint Müslümanları Balkan harpleri yapan Osmanlı’ya yardım için büyük bir meydanda yardım kampanyası açarlar. Herkes elinde olanı verir. Bir kadın hiçbir parası olmadığı için çocuğunu getirir ve der ki “benim çocuğumu satın alın. Alında parasını Osmanlıya gönderebileyim”. Bir diplomatik belgede Londra’daki arşivde bunu okuyunca gözümden yaşlar boşandı. Görevli “hasta mısınız?” diye sordu. Ben “Hayır.” dedim. Bir mendil istedim. Gözlerimden akan yaşları sildim.”

Prof. Dr. Azmi ÖZCAN ( Bilecik Üniversitesi Rektörü )


KAYNAKLAR

- A.Şemseddinov, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türkiye-Sovyetler Birliği Alâkaları, shf.66
- Alptekin Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 1990.
- “Atatürk Döneminde Türkiye Kıbrıs İlişkileri”,Sabahattin İSMAİL Ergin BİRİNCİ
- Güneri Akalın, Atatürk Dönemi Maliye Politikaları, T.C. Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ankara 2008.
- Güvenlik Kuvvetleri Dergisi, Eylül 2007, Sayı 73
- “Kıbrıs’ta İki Ulusal Kongre”,Sabahattin İsmail – Ergin Birinci
- M. Keskin, Hindistan Müslümanlarının Milli Mücadele’de Türkiye’ye Yardımları (1919-1923), Kayseri, 1991

- http://www.kibrisabakis.com/kurtulus-savasinda-kibrisli-turkler
- http://atam.gov.tr/turk-istiklal-savasi-ve-hindistan-muslumanlari/
- http://forum.memurlar.net/konu/967566/

Uğur ÇAKIR ♠
YASAL UYARI! Telif Hakkı Uğur Çakır'a aittir. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden yapılan her türlü indirme, alıntılama, kopyalama gibi eylemde bulunanlar; kasten veya bilmeyerek alıntının aslını çarpıtanlar hakkında "5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu" gereğince yasal işlem başlatılacaktır